Yeniden merhaba;
Yani gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum, son teknoloji bir keşif ya da insanı hayrete düşüren büyüleyici bir sanat eseri değil, alt tarafı çikolata, antep fıstığı ve kadayıf. Dubai çikolatası neden popüler oldu ?
Nereden çıktı bu Dubai Çikolatası?
Böyle birden hayatımıza girip, ortalığı kasıp kavuran, herkesi ele geçiren şeyler çıkıyor işte ara ara. Peki Dubai Çikolatası? Dubai çikolatasının tek bir mucidi olmamakla birlikte, bu lezzetin popülerleşmesinde en büyük pay sahibi olarak Sarah Hamouda gösteriliyor. Eminin kendisi de hayretler içinde kalmıştır. “Tamam aşerdik yaptık, tarifini de verdik ama bu Dubai çikolatası neden popüler oldu bu kadar acaba? ” diye düşünüyordur geceleri.
Sarah Hamouda Kimdir?
Mısır kökenli İngiliz bir girişimci olan Sarah Hamouda, uzun yıllar Dubai’de yaşamış ve orada bu özel çikolata tarifini geliştirmiştir. Hamouda’nın yaptığı açıklamalara göre, hamilelik döneminde yaşadığı yoğun çikolata isteği, onu bu lezzeti yaratmaya itmiştir. Özellikle Türk mutfağındaki baklava tadından esinlenerek ortaya çıkardığı bu çikolata, kısa sürede tüm dünyada büyük bir ilgi görmüştür. Bir kadın girişimci olarak takdir ediyorum Hamouda’yı. Dünyayı ele geçiren bir çikolatanın üreticisi olması harika bir şey. Başarılı ve zeki kadın, problemleri fırsata çevirebilme zekası her zaman tüylerimi diken diken eder.
Neden Sarah Hamouda?
- Markanın kurucusu: Sarah Hamouda, geliştirdiği bu tarifi bir marka haline getirmiş ve dünya çapında tanınmasını sağlamıştır.
- Sosyal medyada popülerlik: Hamouda’nın yaptığı paylaşımlar ve röportajlar sayesinde Dubai çikolatası kısa sürede viral hale gelmiştir. “OMG! Böyle bişey yooook! Ben denedim siz denemediniz çatlayın.” şeklinde abartılı tepkiler vererek içerik üretenlerin de bunda payı yadsınamaz.
- Farklı bir lezzet: Hamouda’nın yarattığı çikolata, geleneksel çikolatalardan farklı bir lezzet sunarak dikkat çekmiştir.
Dubai Çikolatasını Özel Yapan Nedir?
- Kadayıfın çıtırlığı: Çikolatanın içindeki kadayıf, hem çıtırlık katar hem de tatlıya farklı bir doku verir.
- Antep fıstığının lezzeti: Antep fıstığının eşsiz aroması, çikolatanın lezzetini zenginleştirir.
- Tahinin yoğunluğu: Tahin, çikolataya kremsi bir doku ve hafif tuzlu bir tat katar.
- Sütlü çikolatanın yumuşaklığı: Sütlü çikolata, diğer malzemelerin lezzetlerini bir araya getirerek dengeli bir tat oluşturur.
- Alıp deneyebilenlerin özel bir zümreye dahil olduğunu sanması: Ne yapsınlar, böyle böyle toplumda bir yer arayıp duruyorlar. Amiyane tabirle ellerinde tuz, akımdan akıma koşacaklar tabi.
Özetle, Dubai çikolatası, tek bir kişinin değil, bir süreç ve farklı kültürlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkmış herhangi bir lezzettir. Elbette Sarah Hamouda’nın da katkısı olmuştur ünlenmesine fakat bi düşünsenize, böyle pahalı olmasa, adı “Dubai” çikolatası olmasa, herkes bunu bir prestij, bir alım gücü ispatı gibi görmese, “Aman geri kalmayayım!” diyenler olmasa, benim bu konuda düşünmeme ve yazmama gerek kalır mıydı? Siz de muhtemelen ” Dubai çikolatası neden popüler oldu ?” başlıklı bir içeriği okuyor olmazdınız.
Mesela ekmek kadayıfı neden popüler oldu diye düşünmeme gerek yok çünkü popüler olmadı. Ekmek kadayıfı orada, hep oradaydı, duruyor. “Bak burası çok iyi ekmek kadayıfı yapıyor, dene.” derlerse denerim ama ekmek kadayıfı yemiş olmak bana lüks tüketim yaptığımı hissettirmez, kendimi özel hissetmem. Tam olarak bu işte. Kendini özel ve ayrıcalıklı hissetmek… Locada hissetmek, protokolde hissetmek gibi. Bu kadar pahalıyken ve sıradanken, Dubai çikolatası neden popüler oldu anlamışsınızdır.
Onca çevresel dayatmaya rağmen, koca ülkede Dubai çikolatası denemeyen 3 kişi falan kaldık sanırım. Böyle deyince marifetmiş gibi söylediğimi düşünmeyin, ya da düşünün. Büyük marifet bu arada. Öyle büyütüldü ki, utanmasa deneyenler denemeyenlerin ağzına zorla sokacak. Sanırsın âb-ı hayat şerbeti…
Şaka bir yana bu viral olan, akım haline gelen ıvır zıvır şeyler beni çok derin düşünmeye itiyor. Geçenlerde Vedat Milor’un bir röportajına denk geldim. Yok böyle tespit! Özetle bahsettiği şey; bizim kendi fikri ve seçimleri olmayan, başkasının bakış açısına göre hayatı yakalamaya çalışan ve egosunu beslemek üzere şartlanmış eğitimsiz bir toplum oluşumuz. Maalesef çok haklı buldum.
Farklı bir pencereden bakacak olursak, evrende her şey nedensellik üzerine kurulu. Etki ve tepkileri açıklayan fizik yasaları, felsefi argümanlar… Şu yeni nesil insan varlığının canı pahasına dahil olduğu bu tip akımları görünce tüm o yasalar, argümanlar boşlukta süzülmeye başlıyor zihnimde. Çünkü gerçekten bazı şeyler için “Neden?” sorusuna mantıklı ve akla yatkın tek bir cevap bulamıyorum, bu konu da onlardan biri. Dubai çikolatası neden popüler oldu bana açıklasın biri lütfen.
Elbette yeni şeyler denenmeli, deneyimlerimizin çeşitliliği, niteliği ve bize kattıkları kadarız. Fakat hiç bir filtreden geçirmeden alıp kabul ettiklerimiz, ve büyütüp amaçsallaştırdıklarımız bu hayatı sanki bayağı kılıyor. “Neden yapıyorum bunu.”, “ne hissediyorum?”, “Neyi amaçlıyorum”, “Bunun için ödediğim bedel değer mi?” bu soruları daha çok sorarsak daha anlamlı ve daha kalıcı deneyimlerle yaşam kalitemizi kendimiz yükseltip, kendi değerimizi kendimiz belirleriz gibi geliyor. Akıntıya kapılıp sürüklenmeyi mi seçiyoruz yoksa akıntıya rağmen istediğimiz yerde sapasağlam köklerle durabilmeyi mi?